Dizi Arşivi
Tarihi Dizileri
Osmanlı Tokadı
Osmanlı Tokadı TRT 1 · Final
Osmanlı Tokadı

“Tarih bugünü teftişe geliyor!” Her şey 28 Mayıs 1453 tarihinde, yani İstanbul’un fethinden bir gün önce başlar. Doğan Bey ve Şahin Bey, İstanbul surlarına dayanan Osmanlı ordusunun birbirine tamamen zıt karakterde iki yeniçerisidir. Tek ortak yönleri ise surlara sancağı diken nefer olmak istemeleridir. Fakat olaylar hiç de bekledikleri gibi gelişmez.

Sürekli birbiriyle didişip duran Doğan ve Şahin görev yerlerini terk ederler. Bu hatalarının bedeli pahalıya patlayacaktır çünkü kötüler kötüsü Alexandros Bizansın karanlıklarından çıkıp gelmiştir ve ne pahasına olursa olsun Fatih Sultan Mehmet’i öldürmek istemektedir. Bu uğurda güzeller güzeli kızı Konstantina’yı dahi feda etmekten çekinmeyen Alexandros amacına ulaşamadan kaçar ama Doğan ve Şahin Akşemsettin Hazretleri’nin nazarından bir yere kaçamazlar. Görev yerlerini terk ettikleri için af ve aman dileyen yeniçeriler her şeye rağmen son bir fırsat isterler. Akşemsettin Hazretleri “o halde beyaz tavşanı takip edin” diyerek onlara hayatlarının fırsatını verir... Ve onları fırsatlar yüzyılına, 21. Yüzyıla gönderir… Akşemsettin Hazretleri tarafından asırlar sonrasının bugünkü İstanbul’una gönderilen yeniçeriler ne yapacaklarını bilmeden bir çıkış yolu ararken bugünde herkesin suret olarak 1453’tekilere benzediğini görürler. Burada da bir Akşemsettin vardır, bir Fatih, bir Konstantina, bir Alexandros… Fakat henüz hiç biri yeniçerilerin bildiklerini bilmemektedir. Yeniçerilerin tek bildikleri ise “ortalık fena karışacaktır!”

Pertev Beyin Üç Kızı
Pertev Beyin Üç Kızı TRT 1 · Final
Pertev Beyin Üç Kızı

Olaylar Balkan Savaşı’ndan bir sene kadar önce başlar. Miralay Pertev Bey, eşi, üç kızı ve kalabalık ev halkı ile Moda’da çok güzel, büyük bir köşkte yaşamaktadır. Pertev Bey, Harbiye Mektebi’ni bitirdikten sonra Almanya’ya gitmiş, orada erkânıharp (kurmay) olmuştur. Eşi Azize Hanım ise üç nesilden beri İngiliz kültürüyle yetişmiş bir ailenin kızıdır. Büyük kızları Selmin, ortanca kızları Berrin ve henüz bebek olan Nermin, Rum dadılar, yabancı mürebbiyeler elinde büyümektedir. Selmin, güzelliği neredeyse bütün İstanbul’un dilinde olan on yedi yaşında bir genç kızdır. Çok iyi piyano çalmakta, güzel şiir okumaktadır. Berrin ise ablasına göre daha çirkin ve içine kapanıktır. Karısı ve üç kızıyla dönemin batılılaşma hayatına ayak uydurmaya çalışan Pertev Bey, aslında geleneksel değerlere bağlı, ülkesini seven, yozlaşmamış, adı kirliliğe bulaşmamış bir insandır.

Pertev Bey ve ailesi Moda’daki köşklerinde, Osmanlı İmparatorluğu’nun yavaş yavaş felakete doğru gidecek sonunu fark etmeksizin mesut ve rahat bir hayat sürmektedirler. Haftada bir, Pertev Bey’in kardeşi Nuhbe Hanım’a yemek ziyafetleri vermekte, akşamları Selmin’in piyanosuyla çaldığı Chopin parçalarını dinlemekte yazları da yine Nuhbe Hanım’ın Büyükada’daki köşkünde geçirmektedirler. Savaş ve aşkGünler böyle geçip giderken, neredeyse aniden denilebilecek bir şekilde Balkan Savaşı patlak verir. Alelacele seferberlik ilan edilir. Pertev Bey de cepheye gider. Nuhbe Hanım 1914 yazının başında Selmin’i Cihangir’deki konağına, yanına alır. O günlerde heyecanla Fransa’da süvari zabiti okuluna devam eden oğlu Halet’i beklemektedir. Bir hafta kadar sonra Halet okuldan mezun olarak İstanbul’a döner. Halet ve Selmin arasında başlayacak aşkın ilk adımı bu dönüşle birlikte atılmış olur. Yaz, onlar için bir masal gibi geçmekteyken Birinci Dünya Savaşı çıkar. Osmanlı Devleti, Almanların yanında savaşa girmiştir. Pertev Bey bu savaşın çok uzun sürmeyeceği kanaatindedir. Halet de cepheye gidecektir. Birkaç gün sonra cephesi belli olur: Çanakkale. Kendisi de cepheye dönen Pertev Bey’in ailesini de zor günler beklemektedir. Halkla birlikte onlar da hızla yoksullaşmaktadırlar. Ama aileyi, özellikle de Selmin ve halası Nuhbe Hanımı yıkan asıl haber, Çanakkale’den gelir. Halet şehit olmuştur. Hala, aklını kaçırır ve bir hastaneye yatırılır.