Dizi Arşivi
Aile Dizileri
Urfalıyam Ezelden
Urfalıyam Ezelden Star TV · Final
Urfalıyam Ezelden

Mehmet Bozoğlu nam-ı diğer "Yanık Memed"; beş oğlu ile beraber Urfa sıra gecelerinin önde gelenlerindendir. Büyük Oğlu Halil, Adanalı Duran Ağa’nın kızı Selva’ya aşık olur. Selva ve Halil sevdalarını bir ömür sürdürmek isterler. Memed, Duran Ağa’dan kızını ister. Koskoca Duran Ağa kızını çalgıcıya vermez. Halil, kardeşi Cemal’le Selva’yı kaçırır. İki gönül bir olunca samanlık seyran olur. Memed, Halil’in sevdasına inanır ve oğluna anlı şanlı bir düğün yapar. Duran Ağa’nın, oğlu Recep, Halil’i düğününde vurup öldürür. Yanık Memed, Halil’den hamile olan Selva’yı, Cemal’le nikahlar. Duran Ağa ile kan davasının sürmesinden ve diğer oğullarını da bu davada kaybetmekten çekinip ailesi ile İstanbul’a göçer. Doğan çocuğa rahmetli Halil’in adını verirler. Küçük Halil, babasını Cemal olarak bilir, Selva ve Cemal görünüşte karı kocadır. Ama Cemal abisinden emanet yengesine asla helali gözüyle bakmaz. Hayatını ailesine adamıştır.Urfa’dan göçtükten sonra, İstanbul Müzikçiler Çarşısında (İMÇ) dükkan açan Memed, ailesi ile götürü usulü sıra geceleri düzenler, düğünlerde, özel gecelerde sahne alır, ‘Sıra Gecesi’ geleneğini sazıyla sözüyle yaşatır. Ailenin en büyüğü Zekiye Nene de İstanbul’da yaşayıp giderlerken birbirlerine tutunmalarına yardımcı olur. Hayat onlara ne kadar zulmederse etsin, Memed sazından sözünden asla vaz geçmez, neşesini, umudunu kaybetmez. Böylesi bir bahar günü, Cemal; sesi gibi billur yüzlü Ceylan’la tanışır. Ceylan zorda kalan ‘Yanık Memed’in Sıra Gecesi ekibine solist olarak katılır. Ceylan ve Cemal fırtınalı bir aşka tutulur. Cemal; bir yanda abisinin emaneti Selva, bir yanda gönlünü kaptırdığı Ceylan arasında savrulur durur.

Üsküdar'a Giderken
Üsküdar'a Giderken Kanal D · Final
Üsküdar'a Giderken

Fedakar bir ev kadını olan anne, hayalperest ve keyfine düşkün bir aşçı olan baba ve onların zaman zaman tatlı, zaman zaman can sıkıcı çekişmeleri arasında büyümüş iki çocuk… “Üsküdar’a Giderken”in asıl kahramanları onlardır. Büyük kardeş Ayşe, başından mutsuz bir evlilik geçmiş, annesi ile yaşayan, otuzlu yaşlarında genç bir kadındır. Annesi tarafından sık sık ”babasının kızı” olarak nitelendirilmesine rağmen git gide annesine benzemektedir. Öte yandan Anne, yaşlandıkça yeni huylar edinmekte, en yakınındakileri dahi şaşırtmaktadır. Türlü borçlar, sıkıntılar ve sahip oldukları restoran’ın iflasının ardından aile bireyleri birbirinden kopmuş, aynı evin içinde yaşayan yabancılar olup çıkmışlardır. Kötü giden günler, küçük kardeş Erdem’in eğitim almak üzere gittiği İngiltere’den dönmesi ile bitecektir. Her ne kadar diğer insanlar tarafından ”anasının kuzusu” olarak tanımlansa da, Erdem içten içe babasına benzeyen, 26 yaşında, hala çocuk kalabilmiş bir hayalperesttir. Ailesinden sakladığı en büyük sırrı yemek yapmaya karşı duyduğu büyük tutku olan Erdem’in bu sırrı pek yakında açığa çıkacaktır. Kimsenin öğrenemeyeceği sır ise Erdem’in hayallerinde yaşayan ve ona bazen yol gösteren bazen sadece olayları izlemekle yetinen babasıdır. Erdem şöyle der: ”Bu bizim tekrar bir aile olmamızın hikayesi” ve hikaye başlar. Hikaye boyunca olaylar ile birlikte karakterler de gelişecektir. Tekrar bir aile olma süreci boyunca, kendi zayıflıklarını, korkularını, hayal kırıklıklarını geride bırakacak ve birbirlerinden güç olarak mutlu olmayı öğreneceklerdir. Bu süreçte onların yanına yer alıp, hayatlarını renklendiren dostları da mevcuttur. Erdem’in süt kardeşi Oğuz, yıllardan beri aile ile birlikte çalışan, artık aileden biri sayılan müzmin bekar Yavuz, yıllar sonra çıkıp gelen Asuman hala ve kızı Leyla. Bu hikaye onların tekrar büyük ve mutlu bir aile olmalarının hikayesidir.

Yalancı Yarim
Yalancı Yarim Star TV · Final
Yalancı Yarim

Hulusi ve Vahi… Evlatlarıyla gurur duyan iki baba. Hulusi, ve eşi Belgin, oğulları Tarık’ın, İtalya’daki iktisat eğitimin tamamlayıp bankasının başına geçeceği günün hayaliyle yaşıyor. Vahi ise, kızı Naz’ın, konservatuardan mezun olup yurtdışında vereceği çello resitalleri ile göğsünü kabartacağı günün. Tarık ve Naz da, ideallerine doğru “tam gaz” gidiyorlar… Ancak Tarık, “Alfonso” adıyla İtalya’da ralli pistlerinde, Naz ise “Deli Kız” adıyla İstanbul sokaklarında. Son model arabalarıyla. Ve bu iki başına buyruk gencin hayatları, sonunda aynı arabanın içinde kesişir. Çünkü babalar, belki en son duyar, ama mutlaka duyar. Tarık, İstanbul’a ailesini görmeye geldiğinde, Hulusi, bir daha yurt dışına çıkmasını yasaklar. Naz, kaza yapınca da, Vahi, bir daha araba kullanmasını. Tarık, bir de üstüne iki sene çalışıp eğitimi yerine ralliye harcadığı parayı çalışıp babasına geri ödemek zorundadır. Babası, torpille işe girip yan gelip yatarak para kazanma yollarını tıkayınca, becerebildiği tek işi yapmak zorunda kalır: şoförlük. Naz’ın ise arabasına binebilmesi için tek engel vardır: babasının bulacağı şoför. Ve kader yollarını birleştirir… Tarık, Naz’ın şoförü olarak işe girer. Ancak işi çok zordur. Bir yandan, aniden ortadan kaybolan ve tüm dünyada aranan ünlü ralli şoförü Alfonso olduğunu herkesten gizlemek zorundadır. Bir yandan, ünlü bankacı Hulusi Tekelioğlu’nun oğlu olduğunu Vahi’den saklamak zorundadır. Ve en önemlisi… Arabasının şoför koltuğuna tekrar geçebilmek için tek çaresi, kendisini kovdurmak olan ve hayatını bunu planlamakla geçiren Naz’ın saldırılarını savuşturmak zorundadır. Tarık ve Naz, büyük bir didişme ve çekişmeyle başlayan inişli çıkışlı bir ilişkinin içinde keskin virajlarda hızla ilerlerken, önlerine çıkan engelleri de bir bir sollamak zorundadırlar.

Kadın Severse
Kadın Severse ATV · Final
Kadın Severse

Çok ünlü bir film ve televizyon yıldızı olan Deniz Ertekin (Hülya AVŞAR) iş dünyasının ünlü ve yakışıklı ismi Sinan (Sinan Albayrak) ile evlenmek üzeredir. Düğün hazırlıkları, film ve reklam çekimleri, röportajlar ve medyanın aşırı ilgisinden bunalan Deniz bir gün kendisini bir peruk ve gözlükle kimse tarafından tanınmayacak hale sokar ve yollara düşer. Hayatında ilk defa halkın arasına karışmanın heyecan ve mutluluğunu yaşamaktadır. Yollarda özgürce yürür, belediye otobüsüne biner, seyyar satıcılardan alışveriş yapar ve bu küçük şeylerin verdiği mutluluğu yaşar. Ancak bu mutlu günün sonunda kendisini büyük bir sürpriz beklemektedir. Yolda karşıdan karşıya geçtiği sırada bir araç Deniz'e çarpar. Bu aracı kullanan, o semtteki eski bir lokantanın sahibi Murat Aksoy (Hüsnü Şenlendirici) dur. Kaza sonrası doktora giderler ve doktor önemli bir şey olmadığını söyler fakat Deniz'in 24 saat uyumaması gerekmektedir. Şimdi Murat ne yapıp edip bu güzel kadını 24 saat oyalamak ve uyutmamak zorundadır. Birlikte kavga dolu geçen saatler, ayrılık vakti geldiğinde yerini duygusal bir elektriklenmeye bırakır. Ünlü yıldız Deniz Ertekin bu mahalle delikanlısından çok etkilenmiştir. Deniz'in hayatında artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Bir tarafta evlenmek üzere olduğu zengin yakışıklı neredeyse beyaz atlı prens diyebileceğimiz mükemmel bir işadamı diğer tarafta ise mahallenin yakışıklı ve gururlu delikanlısı Deniz bu zor kararı vermeden önce bir süre, o mahallede, sıradan insanların arasında yaşamaya karar verir. Murat'ın sahibi olduğu lokantaya garson olarak girer ve o sıradan ve mutlu insanların arasında kimliğini saklayarak bir süre yaşar. Sonuçta asıl mutluluğun o insanların arasında yaşamak olduğunu düşünmeye başlar. Bundan sonrası için onu çok zor bir süreç ve çok zor bir karar beklemektedir. Deniz Ertekin hangi erkeği seçecektir.